Eşim Yüzünden Ailemle Tüm Bağlarımı Kopardım

Kırk dört yaşındayım ve birçoklarının yalnızca hayal edebileceği bir ailede büyüdüm. Özenli ebeveynlerim ikisi de İzmirin küçük bir kasabasında kendi muayenehaneleri olan doktorlar ve çocukluğumdan beri en yakın dostum olan kardeşim. Her günü sevgi ve dayanışma dolu, mükemmel bir mutluluk tablosu. Ancak her şey, hayatıma giren o kadınla değişti dünyamı altüst eden ve sonunda paramparça eden kadın.

Üniversitenin ilk yılında Elifle tanıştım. Tam zıttımdı, geceyle gündüz gibi. Çocukluğu bir yetimhanede geçmiş, on bir yaşında evlat edinilmişti. Ancak mutluluk kısa sürdü evlat edinen ailesi boşandı ve Elif, alkol bağımlısına dönüşen annesiyle kaldı. Babasıyla ilişkisi neredeyse bitmişti. Hayatı bir mücadeleydi, fakat o, demir gibi bir iradeyle geçmişinden sıyrılmaya kararlıydı. Liseden sonra üniversiteye girdi, iki işte çalışarak kendi masraflarını karşıladı, geceleri ders çalıştı ve dereceyle mezun oldu. Bu gücü beni büyülemişti.

İlişkimiz bir masal gibi başladı, ta ki onu evime götürene kadar. Yoksulluk içinde büyüyen Elif, rahat evimize belli belirsiz bir horlama ile baktı. O anda bir şey söylemedi, ancak sonraki bir kavga sırasında, Siz küçük burjuva kibirli insanlarsınız, hayal dünyasında yaşıyorsunuz! diye bağırdı. Sözleri yıldırım gibi çarptı, fakat gururumu yutarak bunu zorlu geçmişine bağladım. Kriz atlatıldı, ama aramızda bir çatlak oluşmuştu.

Evlilik öncesinde, ailemin düğün masraflarını üstlenmek istediğini söyledim. Elif öfkeden deliye döndü: Onlara hiçbir şey borçlu olmak istemiyorum! Sesi titriyordu ve onu nasıl sakinleştireceğimi bilemedim. Gizlice ailemle konuştum ve kavgadan kaçınmak için bana sessizce para verdiler. Elife hiçbir şey söylemedim. Düğün muhteşem geçti ve o, her şeyi kendi başımıza yaptığımızı düşünerek gurur duyuyordu. İllüzyonunu bozmamak için sessiz kaldım.

Kızımızın olacağını öğrendiğimizde, ailem sevinçten uçuyordu. Bir gün, minicik elbiseler ve patikler getirdiler. Fırtına bekliyordum, fakat Elif beklenmedik bir şekilde gülümseyerek teşekkür etti. Ancak kapıyı çarpar çarpmaz, buz gibi bir sesle, Bir daha ailenin hediyesini kabul etmeyeceğiz, dedi. Annem ve babama bundan bahsetmeye cesaret edemedim torunları için duydukları sevinç o kadar içten ki, söndürmek istemedim. İhtiyacımız olup olmadığını sorduklarında, Zaten her şeyi aldık, diye yalan söyledim.

Fakat fırtına doğumdan önce koptu. Ailem haber vermeden pahalı bir bebek arabası getirdi mağazada gördüğümüz modelden. Elifin yüzü bembeyaz oldu: Bu lüksün daniskası, geri götürün! Sözler keskinleşti, kavga patlak verdi. O bağırıyor, onlara hakaret ediyordu, ben ise şok içinde öylece durdum. Ziyaret skandalla sonuçlandı ve hemen ardından Elif erken doğum sancılarına girdi. Peki suçladığı kişi kimdi? Ailem! Strese girmemin sebebi onlar! dedi. İlk kez isyan ettim: Haksızsın, onlar suçlu değil!

Sonra beni korkunç bir seçimle karşı karşıya bıraktı: Ya onunla ve kızımla kalacak, ama ailem ve kardeşimle tüm bağlarımı koparacak, onlardan tek kuruş bile kabul etmeyecektim, ya da boşanacak ve bir daha kızımı göremeyecektim. Kalbim paramparça olmuştu, kan şakaklarımda çarpıyordu. Ne yapmalıydım? Eşimi ve kızımı seçtim, bana tüm sevgilerini veren ailemden ayrıldım. Annemin şefkatinden, bizi rahata kavuşturacak mirastan vazgeçtim. Geçmişten uzak, başka bir şehre taşındık.

On iki yıl boyunca annemin sesini duymadım, babamı öpmedim, kardeşimle gülmedim. Bir okulda öğretmen olarak çalışıyorum ve her ay sonu geçinmek için hesaplar yapıyoruz. Sade, neredeyse yoksul bir hayat sürüyoruz, çünkü Elif yardım almayı nefret ediyor. Ona bakıyorum ve bir zamanlar direnciyle bana ilham veren genç kadını tanıyamıyorum. Şimdi sadece öfke görüyorum dünyadan nefret ediyor, hayatının başkalarınınki gibi olmamasından herkesi sorumlu tutuyor. Onda sevdiğim şey, şimdi içimi kemiren bir iğrenmeye dönüştü.

Boşanmayı düşünüyorum. Çocuklar büyüdü ve umarım beni anlarlar, neden artık böyle yaşayamadığımı anlarlar. Elif hakkında yanılmışım acımasızca, geri dönüşü olmayacak şekilde. Güç sandığım gururu, etrafındaki her şeyi zehirleyen bir illete dönüştü. Şimdi hayatımın enkazı karşısında duruyor, kendime soruyorum: Nasıl bu kadar kör olabildim? Nasıl oldu da mutluluğun gölgesinden bile nefret eden bir kadın için ailemi feda ettim?

Rate article
Add a comment

;-) :| :x :twisted: :smile: :shock: :sad: :roll: :razz: :oops: :o :mrgreen: :lol: :idea: :grin: :evil: :cry: :cool: :arrow: :???: :?: :!:

1 + 5 =

Eşim Yüzünden Ailemle Tüm Bağlarımı Kopardım